Gazeteci Toygun Atilla, Türkiye’deki suç dünyasını, yargıda ve toplumdaki çürümeyi fizik kuralları ile anlattı 
7 mins read

Gazeteci Toygun Atilla, Türkiye’deki suç dünyasını, yargıda ve toplumdaki çürümeyi fizik kuralları ile anlattı 

Toygun ATİLLA yazdı

Yazının başlığında da belirttiğim üzere, bugün “Dersimiz Fizik, mevzumuz Türkiye…”

En temel fizik kanunlarından biridir, “Doğa boşluk kabul etmez.”

Madde, katı, sıvı veya gaz halinde olmak üzere, boşluk bırakmadan doğayı kaplar.

Toplumsal yapılar da böyledir. Bir yerde otorite boşluğu doğmuşsa, o yerde oluşan boşluğu dolduracak alternatif yapılar mutlaka o boşluğu doldurur.

DEVLETİN OLMADIĞI YERDE MAFYA OLUR
Bu fizik kanunundan yola çıkarsak, devletin otoritesinin olmadığı yerde mafyanın olması elbetteki çok normaldir.

Devlet otoritesinin var olduğunu gördüğümüz zamanlarda da peşi sıra polisiye operasyonlarla mafya liderlerinin, suç örgütleri üyelerinin, uyuşturucu baronlarının yakalandığını görürüz.

Toplum büyük bir beğeni ile bu operasyonları alkışlar. Devletin üst kademesi “suç örgütleri ile verilen etkin mücadelelerini” anlata anlata bitiremez.

Yaklaşık 33 yıldır bu ülkede tüm bunları dönem dönem yaşamış, yakinen takip etmiş bir gazeteci olarak gördüğüm şudur ki,

GİDEN ÖRGÜTÜN YERİNİ HEP BİR BAŞKASI DOLDURUR
Tüm bu döngüye rağmen ne suç, ne suçlu, bitmiştir.

Hep birileri ya gitmiş, yerlerine başka birileri gelmiş ya da gittiği sanılan suç örgütleri daha güçlü geri gelmiştir.

Fizik kuralları bu ülkede işlemiştir. Doğa boşluk kabul etmemiştir, giden bir örgütün yerini hep bir başkası doldurmuştur.

POLİS OPERASYONLARI İLE DEMOKRASİ İNŞASI
FETÖ’cüler ‘Ergenekon” adını verdikleri kumpas operasyonlarını yaparken, hep “ülkeye demokrasi geleceğini” iddia ederlerdi.

Kendilerine sormuştum; “Polis operasyonları ile dünyada demokrasiye kavuşmuş hangi ülke var ?”

Elbette, sorumun karşılığı, yanıtı yoktu. Ama bol hamaset içeren sözlerle karşılık vermeye çalışırlardı.
Neyse biz yine mevzumuza dönelim…

SUÇU TOPLUM HAZIRLAR SUÇLU İŞLER
E doğa boşluk kabul etmez diye polis operasyon yapmasın mı, suç ve suçlu ile mücadele etmesin mi ?
Elbette etsin. Biz de hep birlikte destekleyelim.

Ama suçu ve suçluyu oluşturan ‘yozluğu’ neden konuşmuyoruz.

Geçen Netflix’te halen gösterimde olan Ali Sunal ve Doğa Rutkay’ın başrolünü oynadığı Hava Muhalefeti adlı filmin henüz başlangıç sahnesinde bir duvar yazısı dikkatimi çekmişti: “Suçu toplum hazırlar. Suçlu işler’

Ne güzel, ne anlamlı bir söz…

Eee peki,

Bu toplum neden suç üretiyor ? Hiç sordunuz mu ? Bunu önlemek için ne yapılır, merak ediyor musunuz ?

Elbetteki Hayır…

GERÇEKLERLE YÜZLEŞME CESARETİMİZ VAR MI ?
Çünkü bu soruların yanıtını aramaya başladığınızda ortalığı kaplayan, yanıbaşınızda var olan çürümüşlüğün kokusunu duyar, gerçekle yüzleşir, sosyolojik planlamalar, radikal reformlar yapma gerekliliği duyar, kadrolar, idealler, fikirler, projeler yapma gerekliliği hissedersiniz.

Aynaya baktığınızda ise kendi silüetiniz yerine o canavarı oluşturan parçalardan biri olarak kendinizi görürsünüz.

DOĞA BOŞLUK KABUL ETMEZ
Kolay olanı seçersiniz.

Polisiye operasyonlar yaptırırsınız, kendinizi alkışlayan yalancı güruhlarla mutlu hissedersiniz, geçmişte 800 bin kez sizden önce o koltukları dolduranların ettiği, “Suç ile suçluyla etkin mücadelemiz sürecek” dersiniz…

Alkışları kabul edersiniz.

Sonra…

Sonrası basit…

‘Doğa boşluk kabul etmez’

BİRLEŞİK KAPLAR TEORİSİ
Şimdi gelelim ikinci fizik kuralına…

“Birleşik kaplar teorisi”

Kaplar, birleşikse, kapların sıvı düzeyinde fark oluşmaz. Su tüm kaplarda aynı düzeyde kalır. Düzey yükselir ve alçalır.

Bu aslında toplumsal bir kural, bir toplum yasasıdır.

Bir yerde bir şey, bir vaka varsa aslında toplumun bir başka yerinde de benzer şekilde vardır diye basitleştirelim.

YARGIDA ÇÜRÜME
Günlerdir konuşuluyor, “Yargıda çürüme”

Anadolu Adliyesi Başsavcısı İsmail Uçar, “Yargıda çürüme var” mealinde bir rapor hazırlamış, HSK’ya göndermiş.

Belli ki bunu da öncesinde ‘basın’ ile paylaşmış.

Demek ki böyle gerektiğini hissetmiş.

Tercihtir, anlaşılır.

DUYGUSAL HİPERMETROPLUK
Kimi zaman hepimiz yaşarız.

Bazen insan en yakınındaki kişileri ve olayları göremez. Hipermetroptur.

En yakınındaki çürümeyi ve olayları göremeyenlere de elbette bir başkaları onu görerek gösterir.
Görememek olsa olsa hatadır, kusurdur ama görmezden gelmek suç olabilir.

O zaman da tüm bunlar ‘yozluktan arınma’ değil daha büyük bir ‘yozluğun işaretidir’ ki…

Vahimdir…

ÇÜRÜME HER YERDE
Biz dönelim “birleşik kaplar teorisine’

Yargıda çürüme var da, siyasette yok mu ?

Siyasette çürüme var da, gazeteciler de yok mu ?

Gazeteciler de çürüme var da iş dünyasında yok mu ?

İş dünyasında çürüme var da poliste yok mu ?

Örnekler çoğaltılarak gidebilir…

Neden bu toplum, satın alınabilir yargı bürokratları, satın alınablir gazeteciler, satın alınabilir güvenlik bürorasisi, kural tanımaz iş dünyası, amaca giden her yol mübahtır diyen siyasetçiler yarattı.

Tüm bunların sebepleri ne ?

Bu yozluğa nasıl geldik ve bundan nasıl kurtulabileceğiz kısmını tartışmıyor.

İSMAİL UÇAR GÖREVİNİN BAŞINDA BARIŞ PEHLİVAN CEZAEVİNDE
Böylesine bir ortamda ‘yargıda çürümenin’ tartışıldığı bir ortamda ise gazeteci Barış Pehlivan, bir yargı mensubunun meslek dışı yaptığı ‘icraatlarını’ yazdı.

Kendisine o yargı mensubunun açtığı davadan, ‘iftira ve suç uydurma’ suçlamalarından takipsizlik kararı aldı.

İftira ve suç uydurmanın olmadığı yazı, ‘kamu görevlisine hakaret’ olarak değerlendirildi.

Hakkında dava açıldı.

Denetimli serbestlik hükümlerini çiğnediği gerekçesi ile Barış Pehlivan cezaevine girdi.

Yargılandığı dava önümüzdeki perşembe günü…

Davada savcılık mütalaasını verirse Barış Pehlivan’ın akıbeti belli olacak.

Barış Pehlivan, ‘yozlaştığını’ iddia ettiği bir yargı mensubunu yazdığı için cezaevine giriyor.

Anadolu Adliyesi Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar, tüm yargıyı kapsayacak bir şekilde, ‘yargıda çürüme var’ diyor.

Tartışmalar sürüyor, köşe yazıları yazılıyor, televizyonlar tartışıyor.

İsmail Uçar görevine devam ediyor.

Barış Pehlivan mahkeme gününü bekliyor.

Yozluk, çürümenin sebepleri neden buralara geldiğimiz tartışılmıyor…

Gazeteciler duyduklarını araştırmak yerine yazmayı tercih ediyor.

Filler tepişiyor, çimenler eziliyor…

patronlardunyasi.com

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir