İslam Ekonomisi ve Faizin Alternatifi Üzerine Tartışmalar
5 mins read

İslam Ekonomisi ve Faizin Alternatifi Üzerine Tartışmalar

MÜSİAD İnegöl Şubesi tarafından düzenlenen “Erdemli Sohbetler” programının konuğu olan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaya, “İslam ekonomisinde faiz yok. Diğer ekonomi türlerinde faiz var. O halde bize düşen bir iş var. İslam ekonomisi hangi temel üzerinde durabilecek? Yani bir başka ifadeyle faizin alternatifi ne olacak, onu ortaya koymamız lazım” dedi.

MÜSİAD İnegöl Şubesi Konferans Salonu’nda düzenlenen programa, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaya, emekli Öğretim Üyesi Dr. Akif Köten, MÜSİAD İnegöl Şube Başkanı Bahri Sinan Yazaroğlu ve iş adamları katıldı.

Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren MÜSİAD İnegöl Şube Başkanı Bahri Sinan Yazaroğlu,

“İslam’da kazanmak, mal mülk edinmek, aile evinin geçimini sağlamak, birikim yapmak, hizmet etmek ve buna benzer birçok konu bize farz kılınmıştır. Ama nasıl farz kılınmıştır helal kazanmak. Bizim helal kavramını unutmamamız lazım. Amaç para kazanmak değil amaç helal para kazanmak, amaç dinimizin bize emrettiği şekilde ticaret yapmak. İslami ticaretin temelinde güven vardır. Yani Müslüman sözünün eri bir kişi olması gerekmektedir. Toplumda sağlıklı ticaretin oluşabilmesi için ön şart ahlaktır. Müslüman ahlaklı ticaret yapmakla yükümlüdür. Onun için Müslümanlar sözlerine güvenilen insanlar olmalıdır. ‘Bizi aldatan bizden değildir’ hadisi gereğince ticaretin adalet terazisinin de iyi tartılması gerekmektedir. Bizler İnanan iş insanları olarak bu ilkeler ışığında ticaretimizi yapmalıyız.” dedi.

Daha sonra söz açıklamalarda bulunan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali Kaya, şu ifadeleri kullandı:

“Bir helal, haram kavramı var. Mesela bu haramlardan bir tanesi faiz. Sizin yakinen muhatap olduğunuz faiz kavramı var. Şimdi hocalar, vaizler, müftüler, bizler yıllardır faiz haramdır diyoruz. Kur’an ı Kerim’de ayet var. Aksini inkar edemeyiz. Birde ekonomik hayat var. Bu ekonomik hayatın içerisinde, şu anda ülkemizde uygulanmakta olan bir kapitülasyon ekonomi var. Bu kapitalist ekonominin de temel taşı faiz. İslam ekonomisiyle, kapitalist ekonomi var. Bunları bir birinden ayıran temel taş faizin olup olmaması. İslam ekonomisinde faiz yok. Diğer ekonomi türlerinde faiz var. Peki, faiz haram diyoruz. Camilerden, kürsülerden söyleniyor. Bana söyler misiniz bu ülkedeki faizli iş yapma veya banka sayısının azaldığını, faizden kaçınıldığını mı söylersiniz yoksa tam aksini mi iddia edersiniz.”

Müslüman bir ülkede yaşadığımız halde her geçen gün banka şubeleri sayısı arttığını, İslam’da faiz haram olduğu halde Müslüman halkın müşteri olması sebebiyle çelişkili bir durumun ortaya çıktığını ifade eden Kaya, “İslam ekonomisi hangi temel üzerinde durabilecek? Yani bir başka ifadeyle faizin alternatifi ne olacak, onu ortaya koymamız lazım. Bunu yapacak olanlar da bizleriz. Sizler de uygulayacaksınız. Bunun formülünü hep birlikte bulacağız. Fikirler, teori ortaya konulacak ve biz uygulayacağız.Mudarebe ortaklığını duymuşsunuzdur. Emek sermaye ortaklığı. Örneğin bir mühendis kalkıyor İHA yapıyor. Böyle bir projesi var. Bunun gibi onlarca proje var. Bir başkasının sermayesi var ama böyle bir projesi yok. Bir taraf sermaye koyuyor bir taraf emeğini koyuyor ve ortaklık yapılıyor. Böylece iş hayatı gelişiyor. Bizim sistemimizde böyle bir ortaklık türü var.” diye konuştu.

Prof. Dr. Ali Kaya konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Katılım bankalarının kuruluş amaçlarından biriside mudarebe sistemini işletmekti. Şu anda bakıyoruz bu katılım bankalarının çalışmalarına mudarebe türü çok daha az kullanılıyor. Neredeyse yok. Müşareke, murabaha gibi diğer ürünler pazarlanıyor. Onlar kullanılıyor. Peki, ilgililere gidip neden mudarebe kullanılmıyor diye sorguladığımızda bize şunu söylüyorlar; ‘Hocam biz bunu uyguladık ama Müslüman işadamı dediğimiz kişiler bu ortaklığı kurdu. Birçok hacı efendi işadamı hep zarar gösterdi’ Bu ortaklıkta da zarar sermaye sahibine aittir, çalışana değil. Dolayısıyla katılım bankası hep zarar etmek zorunda kaldı. Peki, gerçekten mi zarar etti? Kim zarar etmek için iş kurar? Kurmaz değil mi? Ama parası başkasına ait olunca insanlar bunu suiistimal ediyor. Bunun için maalesef bu şık kullanılmamış. O halde birlikte bu İslami ekonominin hangi temeller üzerine oturacağını, çalışma sisteminin nasıl olacağını, hangi kurumlarla hayata geçeceğini birlikte çalışıp ortaya koyacağız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir